Quantcast
Channel: YİTİK ÜLKE Edebiyat ve Kültür Sanat Dergisi » Yeniden Başlangıç Meridyeni
Viewing all articles
Browse latest Browse all 2

Esra Tanrıbilir’le “Yeniden Başlangıç Meridyeni” üzerine – Güzel Zeynep Süphandağ

$
0
0

esra tanrıbilir

Esra Tanrıbilir'le ilk öykü kitabı “Yeniden Başlangıç Meridyeni” üzerine söyleşi – Güzel Zeynep Süphandağ

‘Kaçış’ kimine göre bir özgürlük, kimine göreyse mahkûmluğun konum değiştirmiş halidir.  Yeniden Başlangıç Meridyeni’nde sekiz farklı insanın sekiz enteresan hikayesiyle aynı şehirde karşı karşıya kalıyoruz ve bu şehirde her birinin özgürlüğüyle ve yalnızlığıyla ayrı  ayrı selamlaşıyoruz. 
Yalnızlık-kaçış-farkındalık üçgeninde bir süreç geçiren karakterler, bazen üzüldüğümüz, bazen güldüğümüz bazen de kendimizden bir şeyler bulduğumuz sahnelere çekiyorlar bizi… 
Öykülerin karakterleri yola hep bir kaçışla başlıyorlar, bu durum kimi zaman bir arayışla kimi zaman ne aradığını bilmeyen bir başıboşlukla kimi zaman da bir kavrayışla devam ediyor; ama hepsinin yolu sonunda yeni bir başlangıca ulaşıyor.  Kesişim noktaları ‘The Gypsy Moth’ (Ağaç kurdu), Greenwich başlangıç meridyeninin yakınlarında bir bar… Kitabın bu yönleriyle sembolik yanları da var. Ayrıca özellikle altını çizmeden geçemeyeceğimiz metaforlar oldukça keyif verici ve dikkat çekici. Benim favori metaforum tabela metaforu mesela:
               ‘(…) kendimi terk edilmiş Vahşi Batı kasabasındaki tek barın sallanıp duran tabelası gibi hissettiğimi anlatıyorum’
Kitabın bir diğer özelliği ise çerçeve öykü olması;  öykülerin bölümlerinin birbirleri içerisinde yayılarak bir bütün oluşturması, okuyucuyu kitabın içerisine fazlasıyla çekiyor. 
Her kitap okunmaya değer. Bu sıcacık öykü kitabı da onlardan biri. Kitabı okurken benim içimde hep Yeni Türkü’ den Umut çaldı: ‘Her başlangıçta yeni bir anlam vardır’. Yeniden Başlangıç Meridyeni anlam arayan anlamlandırmaya çalışan herkese tavsiye edilir…

 

 

Esra Tanrıbilir’le Söyleşi;


G.Z.S.: Kitapta birden çok anlatıcı ve bakış açısı kullanılmış, özellikle marjinal bir anlatıcı tipi olarak görülen ‘2. Kişi anlatıcı’ oldukça dikkatimi çekti. Bu Türk Edebiyatında çok rastlanan bir durum değil bu konuda biraz yenilik taraftarı mısınız?

E.T.: Evet, ‘2. Kişi Anlatıcı’ hem Türk Edebiyatında hem de dünya edebiyatında çok tercih edilen bir anlatım şekli değil. Ben bu anlatım şeklini sadece çerçeve öykü olan Yeniden Başlangıç Meridyeni’nde kullandım. Aslında genelde yenilik taraftarıyımdır ama buradaki durum tamamen zorunluluktan ortaya çıktı. YBM’yi diğer öykülerden belirgin şekilde ayıracak bir şey arıyordum ama ‘Tanrı Yazar’ı kullanmak istemiyordum. ‘Tanrı Yazar’ bu öykü için çok mesafeli ve soğuk bir anlatım olurdu. Sadece zamanlarla oynamak da işe yaramıyordu. Aklıma birden ‘2. Kişi Anlatıcı’ geldi ve uyguladım. Galiba işe de yaradı. Ortaya daha samimi bir öykü çıktı.
 
G.Z.S.: Kitabınızda karakterlerin yaşadıkları olaylar Londra’da geçiyor. Bunun nedeni Türkiye bağlamında bu hayatların ve şartların gerçekleşememesi mi?
E.T: Haklısınız, kitabımdaki karakterlerin hepsi Londra’da yaşıyor ama dikkat ettiyseniz kökleri hala Türkiye’de. Aslında ben bu hikayelerin dünyanın her yerinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum, ‘yalnızlık’, ‘yabancılık’, ‘iletişimsizlik’ gibi kavramlar günümüz dünyasının ortak sorunları. Türk olup Londra’da yaşamakla pek ilgisi yok.  Sadece bu kitaba başladığım zaman Londra’da yaşıyordum ve ister istemez bu durum öykülerime de yansıdı.  

G.Z.S.: Karakterlerin neredeyse hepsinin ailesel problemleri var ‘aile’ dikkat çekmek istediğiniz bir unsur mu?
E.T.: ‘Aile’ özellikle dikkat çekmek istediğim bir unsur değil ama çok tehlikeli bir kavram olduğunu kabul ediyorum. Bireyin hayatında çok fazla yer işgal ediyor ve bunun olumlu sonuçları olduğu gibi olumsuz sonuçları da var. Özellikle bizim gibi ataerkil toplumlarda “Kol kırılır, yen içinde kalır” mantığı ile hareket edildiğinden, telafisi mümkün olmayan durumlar doğabiliyor. Aileyi ister bireyin üzerindeki  psikolojik etkileri açısından ele alalım, ister en küçük toplum yapısı olarak sosyolojik penceren ona bakalım, durum değişmez. ‘Aile’ hepimizin hayatında  inkar edilemez bir yere sahiptir, kişinin kendine yeter bir birey olmasındaki en önemli etkendir. 
 
G.Z.S.: Karakterler psikolojik olarak bitme noktalarında yeniden toparlanacak güçler buluyorlar ve yeniden başlıyorlar burada ‘umut’ u verilmek istenen bir mesaj olarak da anlayabilir miyiz?
E.T.: İnsanın başına ne gelirse gelsin sıfırdan başlayacak kadar güçlü olduğuna inanıyorum. Öyle olmasa geçmişten bugüne süregelen felaketler karşısında dayanamaz, yok olurdu.  Bütün bu kötülüklere ve savaşlara rağmen insanlık var oldukça umut da var olacaktır. Yoksa mesaj vermek pek tarzım değil, haddim de değil. Sadece anlatmak istediğim öyküler var ve onları yazıyorum. Sonu ne olursa olsun denemekten korkmayan insanların öyküleri… ‘Denemek’ ten söz edince benim aklıma hemen Beckett geliyor: “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.” 

G.Z.S.: Yalnızlığıyla bu kadar kararlı bireylerin asıl olan arayışları nedir?
E.T.: İnsan doğası gereği yalnız dünyaya gelir birlikte yaşar ve yalnız ölür. Yani hayatını zoraki olarak başkaları ile paylaşır. Paylaşmak da yetmez, bir şeylere de tutunmak zorundadır. Her insanın bu çelişki ile dünyaya gelmesi ne gariptir. Sadece bunu bazıları fark eder bazıları fark etmez. Galiba Yeniden Başlangıç Meridyeni’nin karakterleri durumun farkında olan insanlardan.  Yusuf Atılgan “Aylak Adam”da “Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır.” diye söyletir C.’ye. C. kendince gerçek tutamağı aramaktadır yani gerçek sevgiyi. Yalnızlığında ne kadar kararlı olursa olsun bireyin kendine sorması gereken bazı sorular vardır.  Felsefenin en eski sorularından biri olan “hayatın anlamı nedir?” ile başlanabilir mesela. Zaten sonrası gelir…

GÜZEL ZEYNEP SÜPHANDAĞ / TEMMUZ 2014


Viewing all articles
Browse latest Browse all 2

Latest Images